Sinkil Parası
(İstanbul 1979-1992)
Sinkil Parası; sanatçının öğrenciliğinde başlayarak yıllarca ürettiği ve dolaşıma sokarak alışveriş de yaptığı bir seridir. Sinkil'in yaşamının üç evresinde (İDGSA - İstanbul dönemi - Antalya dönemi) farklı temalarla ortaya çıkmıştır.
Kirli, eski, yıpranıp kullanılamayacak hale gelmişken, bantlanarak kullanımına devam edilen gerçek beş liraların üzerini boyayarak başladığı bu seri ilk olarak 1979'da İDGSA Osman Hamdi Bey Salonu'nda açılan "2.Yeni Eğilimler Sergisi" nde görülür. "Her an yaşamın içinde olup en çok bakılan, tutulan bir nesne olan paranın aracılığıyla sanat eğitimi bile mümkün olabilecekken, bu kadar kötü görünmesi", sanatçıda onları boyayıp dönüştürme motivasyonu oluşturmuştur.
Serinin ikinci evresi kağıt para boyutundaki artık tuval parçaları üzerine yağlı boya ile yaptığı soyut figüratif resimlerden oluşur. Üzerlerine "Sinkil Parası" yazdığı bu resimlerini alışverişlerinde de kullanır. Hatta arkadaşlarını davet ettiği lokantada doyasıya yiyip içtikten sonra hesabı Sinkil Parası ile ödediğinde şaşıran garsona "Ben ressamım… Ressamlar resim yapar, satar, parasıyla da yaşamını sürdürür. Ben yolu kısalttım. Doğrudan resmi veriyorum. Üstü de kalsın" diyerek takılır. 1980'lerde Bilsak girişindeki bu lokantanın işletmecisi Zümrüt Pekin ise resimleri memnuniyetle kabul eder.
Sinkil Antalya'ya taşındıktan sonra bu serinin 3. evresine yörenin doğasından esinlendiği peyzajlar temasıyla devam etmiştir.
Sinkil paralarının günümüzde sanatçının arşivinden, koleksiyonerlerden, hediye ettiği arkadaşlarından başka, dönemin diş doktorunda, resim malzemeleri satıcısı, kasap, bakkal, pastane, taksi şoförü, gibi Murat Sinkil'le yolu kesişen esnafta veya el değiştirerek geçtiği kişilerde bulunduğu düşünülmektedir.
Kirli, eski, yıpranıp kullanılamayacak hale gelmişken, bantlanarak kullanımına devam edilen gerçek beş liraların üzerini boyayarak başladığı bu seri ilk olarak 1979'da İDGSA Osman Hamdi Bey Salonu'nda açılan "2.Yeni Eğilimler Sergisi" nde görülür. "Her an yaşamın içinde olup en çok bakılan, tutulan bir nesne olan paranın aracılığıyla sanat eğitimi bile mümkün olabilecekken, bu kadar kötü görünmesi", sanatçıda onları boyayıp dönüştürme motivasyonu oluşturmuştur.
Serinin ikinci evresi kağıt para boyutundaki artık tuval parçaları üzerine yağlı boya ile yaptığı soyut figüratif resimlerden oluşur. Üzerlerine "Sinkil Parası" yazdığı bu resimlerini alışverişlerinde de kullanır. Hatta arkadaşlarını davet ettiği lokantada doyasıya yiyip içtikten sonra hesabı Sinkil Parası ile ödediğinde şaşıran garsona "Ben ressamım… Ressamlar resim yapar, satar, parasıyla da yaşamını sürdürür. Ben yolu kısalttım. Doğrudan resmi veriyorum. Üstü de kalsın" diyerek takılır. 1980'lerde Bilsak girişindeki bu lokantanın işletmecisi Zümrüt Pekin ise resimleri memnuniyetle kabul eder.
Sinkil Antalya'ya taşındıktan sonra bu serinin 3. evresine yörenin doğasından esinlendiği peyzajlar temasıyla devam etmiştir.
Sinkil paralarının günümüzde sanatçının arşivinden, koleksiyonerlerden, hediye ettiği arkadaşlarından başka, dönemin diş doktorunda, resim malzemeleri satıcısı, kasap, bakkal, pastane, taksi şoförü, gibi Murat Sinkil'le yolu kesişen esnafta veya el değiştirerek geçtiği kişilerde bulunduğu düşünülmektedir.